Geçen ay, kızım Zeynep’i Londra’da ziyaret etmek için eşimle birlikte birkaç günlüğüne yanına gittik. Zeynep Londra’da ikinci yılını okuyor ve her ne kadar “her şey yolunda” dese de biz anne-baba olarak görmek istedik. Tabii, her şey yolunda mıydı? Bizim için biraz karışık diyebiliriz. Özellikle ulaşım kısmı tam bir macera oldu. 😊
Daha havaalanına iner inmez, Zeynep’in “Oyster Card alın, bak metroda lazım olacak” demesiyle olaylar başladı. Heathrow Havaalanı’ndan merkezdeki otelimize gitmemiz gerekiyordu. Zeynep kartları aldı, bizim de kartımıza para yükledi ve her şeyi açıkladı ama bir türlü kafamız almadı. “Şimdi biz bu kartla kaç kere bineceğiz, bir daha mı para yükleyeceğiz?” gibi klasik Türk anne-baba sorularımız bitmek bilmedi. Zeynep sabırla anlatmaya çalıştı ama bizim anlamamız biraz zaman aldı. 😂
İlk hatamız metroda oldu. Piccadilly Line’da ilerlerken yanlış durakta indik. Haritayı yanlış anlamışız. Zeynep, “Anne, baba, sakin olun, burada herkes kaybolur!” diyerek bizi sakinleştirdi. Gerçekten, metroda hızlı hareket eden insanları izlerken kendimizi biraz “acemi” gibi hissettik ama bu da Londra’nın bir parçası sanırım.
Otobüs kısmı ise ayrı bir komedi. Türkiye’den alışık olduğumuz gibi “bir biletle birkaç kişi binebiliriz” diye düşündük ama otobüse binerken sadece birimizin kartını dokundurduk. Şoför biraz şaşkın baksa da “Hadi bir daha dokundurun” dedi. Meğer herkesin ayrı kartı olması gerekiyormuş. Neyse, sonradan öğrendik ama o an biraz panik olduk.
En güzel anımız Thames Nehri üzerinde nehir botuna binmek oldu. Zeynep, “Hadi biraz turistik bir şey yapalım, nehirden şehri izleyelim,” dedi ve bindiğimiz bot tam bir görsel şölen sundu. Şehir, suyun üzerinden çok farklı görünüyor. Ama tabii, bizim klasik Türk anne-baba içgüdüsüyle “Bu çok pahalı mıydı?” diye sormadan duramadık. Neyse ki Zeynep “Merak etmeyin, öğrenci indirimi aldım” dedi de rahatladık.
Son günümüzde ise en çok güldüğümüz olay yaşandı. Metroya yanlış binip ters yöne gittiğimizi fark ettik ama bu sefer hiç panik yapmadık. “E zaten kaybolmak Londra’nın bir parçası” deyip tadını çıkardık.
Küçük Tavsiyeler:
1. Oyster Card Şart: Londra’da ulaşım için olmazsa olmaz bir kart. Her birinizin ayrı kartı olsun, yoksa bizim gibi otobüs kapısında kalabilirsiniz. 😅
2. Metro Haritası: Londra metrosu ilk başta karmaşık görünüyor ama birkaç gün içinde çözüyorsunuz. Yine de Google Maps’e güvenin.
3. Yürümekten Korkmayın: Özellikle merkeze yakınsanız, yürüyerek birçok yeri keşfedebilirsiniz.
4. Nehir Botu Deneyimi: Thames Nehri botları biraz turistik ama kesinlikle değer. Şehir suyun üzerinden muhteşem görünüyor.
Sonuç olarak, Londra’da ulaşım bizi biraz zorladı ama bir o kadar da eğlendik. Zeynep’in dediği gibi, “Londra’da kaybolmak da bir öğrenme şekli!” Eğer Londra’ya gidecekseniz, kesinlikle birkaç günlük karmaşayı göze alarak tadını çıkarın.